kitapçı dükkanı

üsküdar doğancılar parkı yanında hezarfen kitabevi var. geçen sene yine mahasti kia’nın dert unutturan seramik atölyesinden çıktığımda keşfetmiştim, bir kere gitmişliğim var. içerdeki kitap seçkisi sanki bir kitapsever sade kendi sevdiği kitapları satıyormuş hissi vermişti, böyle bir kitapçı dükkanı açasım gelmişti.

melami kıssalarından başlıyorum. raflara yaslanıp istediğimi okuyabilirim, dükkan bana bu hissi veriyor. dükkanın sahibi, adının ömer olduğunu daha bilmiyorum, geliyor diyor ki abla ben karşıya gidiyorum, siz kitaplara bakmaya devam edin.

yanda bir oda daha var, büsbütün tuhaf, bana tuhaf, ama sahiden ilginç bir seçki. sandalyeye oturuyorum budizm sözlüğü, sonra eski maya inancı’nı karıştırıyorum. çirkinliğin estetiği diye bir kitap, biraz bakıyorum kafamı açıyor. timurlenk üzerine bir risaleyi bitiriyorum, timur ne acayip adammış. biraz abdülhamit hatıratı. hala ömer gelmiyor. aa tanpınar günlükleri üzerine bir kocaman kitap! dalıyorum, çok iyiymiş.

eve gideyim artık. çıkıyorum ama yolda içim rahat etmiyor, dükkan boş kaldı, ayıp olmasın, belki adam bana emanet ettiğini düşündü. dönüyorum, o da gelmiş zaten. bari şu tanpınar hatıratının fiyatını sorayım. internetten bakıyor, kırkyedi lira, ikinci el otuzyedi, abla otuzbeş ver, diyor. daha dün müydü, artık biraz kitap almamaya karar vermiştim. haftaya seramik atölyesine geldiğimde alayım diye düşünüyorum, ben gelicem diyorum. ömer kitabı alıp çantamın üstüne koyuyor. abla sen al bu kitabı, koy çantana, başka zaman geldiğinde başka kitap alırsın. dur parasını vereyim. yok abla sana hediye ettim. aaa sen ne biçim kitapçısın, parasını vereyim. beş lira on lira varsa ver bari abla, için rahat etsin. kart var şurdan al ayol. yok abla sana hediye ettim artık. on liramı alıyor, başka para almıyor.

sen ne biçim kitapçısın diye iki defa diyorum hatta, şaşkınlıktan teşekkür ettim mi emin değilim. böyle bir kitapçı dükkanım olursa ömer gibi bir insan olayım.

eve dönerken dünya daha hafif. insan inceliği var ya, çok şifalı bişey.

bir şey diyesiniz var mı?